بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

فَأْتُواْ بِـَٔابَآئِنَآ إِن كُنتُمْ صَٰدِقِينَ ٣٦

Doğru söylüyorsanız, babalarımızı getirin.

– Seyyid Kutub

أَهُمْ خَيْرٌ أَمْ قَوْمُ تُبَّعٍ وَٱلَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْۚ أَهْلَكْنَٰهُمْۖ إِنَّهُمْ كَانُواْ مُجْرِمِينَ ٣٧

Peki onlar mı hayırlı, yoksa Tubba kavmi ve onlardan önce gelen kavimler mi? Suç işledikleri için biz onların hepsini helak ettik.

– Seyyid Kutub

وَمَا خَلَقْنَا ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا لَٰعِبِينَ ٣٨

Biz gökleri, yeri ve bunlar arasında bulunanları eğlenmek için yaratmadık!

– Seyyid Kutub

مَا خَلَقْنَٰهُمَآ إِلَّا بِٱلْحَقِّ وَلَٰكِنَّ أَكْثَرَهُمْ لَا يَعْلَمُونَ ٣٩

Onları sadece hak ilkesine dayalı olarak yarattık. Fakat onların çoğu bilmiyorlar.

– Seyyid Kutub

إِنَّ يَوْمَ ٱلْفَصْلِ مِيقَٰتُهُمْ أَجْمَعِينَ ٤٠

Hüküm günü, hepsinin buluşacağı gündür.

– Seyyid Kutub

يَوْمَ لَا يُغْنِى مَوْلًى عَن مَّوْلًى شَيْـًٔا وَلَا هُمْ يُنصَرُونَ ٤١

O gün, dostun dosta hiçbir faydası olmaz, yardım da görmezler.

– Seyyid Kutub

إِلَّا مَن رَّحِمَ ٱللَّهُۚ إِنَّهُۥ هُوَ ٱلْعَزِيزُ ٱلرَّحِيمُ ٤٢

Yalnız Allah'ın merhamet ettiği bunun dışındadır. Şüphesiz Allah, üstündür, esirgeyendir.

– Seyyid Kutub

إِنَّ شَجَرَتَ ٱلزَّقُّومِ ٤٣

Zakkum ağacı.

– Seyyid Kutub

طَعَامُ ٱلْأَثِيمِ ٤٤

Günahkarların yemeğidir.

– Seyyid Kutub

كَٱلْمُهْلِ يَغْلِى فِى ٱلْبُطُونِ ٤٥

Tıpkı erimiş madenler gibi karınlarında kaynar.

– Seyyid Kutub

كَغَلْىِ ٱلْحَمِيمِ ٤٦

Sıcak suyun kaynaması gibi.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu